Pazar, Ocak 27, 2008

Doğadan soframıza yolculuk

İnsanlık tarihinde önemli bir yeri olan zeytin, binlerce yıldan bu yana değişmeyen yöntemlerle işlenerek, sofralarımızda yer almaktadır.



Yaklaşık 6bin yıl önceki zeytinyağı elde etme yöntemi arasında hiç fark yoktur: Zeytinler ezilerek hamur haline getirilir. Daha sonra bu hamur sıkılır veya presten geçirilir. En sonunda ise yağ, zeytin meyvesinin suyundan (karasu) ayrıştırılır. 19. yüzyılın başında ise teknolojinin gelişmesiyle hidrolik pres makinelerine geçildi. Bugün hidrolik pres makinelerinin yanı sıra, zeytin hamuruna hiç pres uygulamadan merkezkaç kuvvetiyle zeytinyağı elde etmeyi sağlayan makineler de kullanılıyor. Bunların içinde de en yaygını “kontinü sistemi”.Kontinü sisteme, tam otomatik sistem denir. Önce zeytinler türlerine göre ayrılır. Huni adlı çukura dökülen zeytinler makine sistemiyle yapraklardan temizlenir ve kırıcıda ezilip kırılır (makine, üçbin devirle çekirdeği unufak eder). Buradan çıkan hamur, karıştırma yoğurmadan sonra su verilir, posa ve şırası ayrıştırılır. Şıradan da yağ ve karasu ayrıştırılıp, yağ filtre tankına alınır, son tortuları ayıklanıp dinlenme tankına bırakılır. Buradan natürel yağ güğümlere, teneke ve şişelere doldurulur. (Bilgi : www..wikipedia.org)







Bizde geçtiğimiz hafta Datça'nın Reşadiye köyünde bulunan Güllerdağı üretim merkezine gittik, zeytinyağı sıkımını izlemek için. Çok hoş bir tanıklıktı bu tarihe.

Hiç yorum yok: