Pazartesi, Kasım 30, 2015

Zeytin zamanı....

Zeytinlerimizi kırma zamanı. Acısını attırdıktan sonra tatlandırılacaklar. Büyük çoğunluğu tuza bastırıldı. Bunlar şekerlendirilecek, yani reçel olacaklar. Çok zamandır yapmayı istediğim birşeydi. Nihayet bu sene deneme fırsatı buldum. Neyse ki küçük çırağım bana çok yardımcı oluyor...

Pazar, Kasım 29, 2015


Kasım ayı demek, yorgunluk atıp ev yaşamına geçmek demek bizim için...Bu durum, yaklaşık beş ayını dışarıda geçiren bizler için, zor.  Hele de havalar böyle güzel giderken, çok kolay olmuyor evde olmak. Bu yüzden atıyoruz kendimizi ev dışına... Bu sene, kendime bisiklet aldım. Kırk yılda bir diye bir deyim vardır ya , öyle oldu. Güzel kızımda bana arka koltukta oturarak eşlik ediyor. Hava uygunsa denize giriyor, değilse dolaşıp geziyoruz. Bir yandan da atölyemi çalışmaya hazır hale getirmeye çalışıyorum...  İki yıl aradan sonra bu sene üretimlerim devam edecek...

Pazar, Eylül 06, 2015

Caria Silk El Dokuması İpek Ürünler Kök Boya Yapıldı

Böceği yetiştir, tezgahta doku, evet herşey harika! Ama hala bir eksik vardı Yaşar'ın içini kemiren. En sonunda bu sene bu hayallerde gerçekleşti. Geleneksel yöntemler kullanılarak kök boyamalar yapıldı. Kazanlarda sular kaynatıldı, kilo kilo ipek ipliklerimiz rengarenk oldu. Doğa bu işten çok keyif aldı. Ellerini boyalara sokup çıkarıp, oldukça eğlendi. 

                  


Perşembe, Ağustos 27, 2015

terelelli

Nasıl oluyor da zamanın durduğu Datça'da bile koskoca gün yetmiyor, nasıl bir telaşla dolu geçiyor... Şaşırtıcı gelse de biz böyle yoğun geçiyoruz yazımızı çilek kokuları içinde, antik bahçesinde. Gene her sene olduğu gibi bir sürü vitamin olayla canlılığımızı koruyoruz.... kah gülerken kah bunalıyoruz. Zaten çok vitaminimiz vardı, sezon başı yapılan bir dizi çekimiyle yenileri eklendi. Şimdi efenim bilenler bilmeyenlere anlatsın... Biz gerçek karakterleriz. Dizidekiler oyuncuydular, dizide satış yapan tezgahtar arkadaşta bir oyuncudur. Rol icabı, oyun gereği. desem de inanmayın, her şey göründüğü gibi değildir , belki gizli bir çekim içinde doğaçlama yapan oyuncular bile olabiliriz. Sizlere değilmişiz gibi rol yapıyoruzdur neden olmasın?  Dükkan'ın (Mavi Baykuş) gerçek sahibi çok özel çalışmalar yapan arkadaşımız, tişörtçü değildir. Ha gizli gizli Datça tişörtü basıp satıyor da olabilir. Ne yazık ki bizler, o tişörtlerden de yapıp satmayacağız. Ama gizli gizli yapıp satıyordur da olabiliriz... Bi konuya açıklık getireyim dedim....

Salı, Ağustos 11, 2015

Doğan Canku gecesi'nin ardından...


İçeri girer girmez " Bu sahne olmaz" deyince "eyvah" dedim. Neler oluyor.... "Benim insanları görmem lazım, gözlerini görmem lazım" ve derin bir "oooooh" çektim... Hemen bir masa düzeneği sıcacık bir ortam.Hemen Doğan Canku sevenler toplaştı yamacına... Daha iyi duymak ve dinlemek isteyenler... Muhabbet eşliğinde müzik, müzik eşliğinde muhabbetle bitti gece.... Ben Doğacığım sayesinde Eski Datça sokaklarında dolaşarak eşlik ettim melodilere...Her haliyle güzeldi....

Çarşamba, Ağustos 05, 2015


11 Hazirandan beri akşamlarımız Onur'un müziğiyle çok keyifle geçiyor. Bizlerde sahnelere iyice alıştık hani :) Konuklarımızın katılımlarıyla daha da güzelleşen akşamlarımıza doyum olmuyor. 5 Ağustos Çarşamba akşamı ise Doğan Canku'yu Antik'te dinlemenin keyfine varacağız...
Tüm sevenleri bekleriz...


Salı, Ağustos 04, 2015

Yoğun bir hazırlık dönemi ile geçirdik haziran ayını. Antik'in yerleri düzeltildi, bahçesi bu sene daha bir güzel. Her akşam canlı müziğimiz başladı çünkü Onur geldi... Bizim için yaz geldi... Kızım ipek böcekleri ile tanıştı, kozalarla çok güzel oynadı ama yemeğe niyetlenince elinden zor aldık


...


Perşembe, Mayıs 21, 2015

Geçenlerde tesadüfen karşıma çıktı sayfam. Unutmuştum. Nasılda keyifle yazardım, yaşadığımız tüm o ilk heyecanları... Büyülü köy, Eski Datça. Hayalini bile kuramadığımız atölyemiz ve Antik. Yaz, kış, gece gündüz çalışmalarımız, ipek böceği ile tanışmamız, yetiştirdiğimiz ilk yılki heyecanlarımız, araştırmalarımızı, ilk dokuma tezgahımızı, ilk ipek dokumalarımız... Datça'yı ipek'le duyurabilmek hayaliyle yola çıktığımız İpek Dokuma Atölyesi ve Yaşar'ın verdiği eğitimler. Antik'in bahçesinde gelep günleri... Zamanla ne oldu da ben yazmaktan bu kadar uzaklaştım bilemiyorum. Son yıllardaki blog paylaşımlarımı geçiştirmişim hep. Biraz işlerimizin kısır döngüye girmiş olması, hep aynı şeyleri mi yazacağım kaygısı, biraz yaşadığımız olumsuzluklar belki, yazmak keyfinden biraz uzaklaştırdı beni galiba... 2005 yılında geride bıraktığımız şehir yaşamı, aslında tozpembe bir dünyaymış. Bir sahil kasabasında yaşamaksa hayatın tam kendisiymiş... On yılda bunu anladık. Gün oldu parıldayan gözlerimizi kaybettik, bazen hayallerimizi.... Gariptir ki dışarıdan bakan gözlerin cennet olarak algılandığı bir yerde, gerçek hayatı öğrendik... Yaşadığımız her olumsuzluktan ders almasını bildik ve daha da güçlendik.
İşte geçenlerde blog sayfam çıkınca karşıma, bunları düşündüm ve yazmaya başladım. Halbuki durmadık hep çalıştık, tasarladık, ürettik. Bir duraksamaya girdik belki ama şimdilerde daha güzel şeyler yaptık. Bu güne kadar ürettiklerimizden çok çok daha güzel bir şey yaptık. Yıllarca hayatımızda işten güçten zaman bulamadığımız, korktuğumuz için hiç düşünmediğimiz, garip ama eksikliğini birbirimize söyleyemediğimiz en güzel şeyi yaptık. Adını Doğa koyduk :) 14 aydır anlıyoruz ki oluyormuş... Ve hep, yaptığımız işlerin farkında olup markalaşmak yolunda bir türlü adımlar atamamanın eksikliğini yaşadığımız ipekçilikte çok doğru şeyler yaptık. Onun da adını Caria Silk koyduk.  
Tekrar yazmak çok keyifli geldi, özlemişim. Sanırım bundan sonra daha sık sizlerle paylaşacağım. Her yeni gün yeni bir başlangıç çünkü....