Çarşamba, Aralık 31, 2008


Biz yani; Müberra ve Yaşar. Değerli kültür varlıklarımız olan El Sanatlarımızı yaşatmaya devam edebilme ve yeni projelerin heyecanı ile giriyoruz yeni yıla.... Sizlerinde hayallerinizin peşinden koştuğunuz, ümitlerinizi yitirmeyeceğiniz bir yıl yaşamanızı dileriz...

Pazar, Aralık 14, 2008

Uzun bir aradan sonra merhaba!
Yaz tüm yorgunluk ve hareketiyle bizi terkedeli çok oldu. Şimdi, Datça boş, bahçemiz boş. Yeni tasarımlarımız ve üretimin heyecanı ile başbaşayız geçtiğimiz hafta geldiğimiz Datçamızda. Beş hafta İstanbulda aile ve arkadaşlarımızla hasret giderdikten sonra iki gün iki gece süren dönüş yolculuğumuzda Pala ile olmaktan çok keyif aldık. Sonbaharın tadını dönüş yolculuğunda yaşadık ve önce Eskişehirdeki Koza Birliğin tesisini gezerek, Ramazan Bey ile tanıştık, bilgi paylaşımında bulunduk. Türkiye genelinde halkın ipek üretimi için teşvikle biraaraya getirilen kozaların, ip haline getirildiği bir tesis burası. Bizim için bir rüya olan bu mekanın ülkemizde yapılmış olduğunu bilmek ve devam ettirebilmek için heyecan yaşayan bir insala tanışmak bizi çok mutlu etti.





Bir gece Afyon'da konakladıktan sonra; yazın tanıştığımız Denizli'li arkadaşların Cam Atölyelerine uğradık. Düşüncemiz bir "Merhaba" demekti ama atölyeye girince ve yaptıkları işleri görünce büyülendik, bizde bazı çalışmalar yaptık. Üstelik, Akgün Akova'nın akşam fotoğraf sunumu olduğunu duyunca, gece arkadaşlarımıza konuk olduk. Sunum sonrası Karma Cam Atölyesini ziyaret eden Akgün Akova ile beraber çalışmalara devam ettik. Aslında uyumayıp sabaha kadar devam çalışmak istesekte, sabah Datçaya uzanan yolu sağsalim gidebilmek için uyuduk. Akşam yaptığımız füzyon çalışmalarını sabah makineden çıkarmak ise benim gerçekten çok büyüleyiciydi. Atık şişelerden yaptıkları çalışmaları, kendilerine özgü cam boncuklar ve bu boncukların farklı metartellerle takıda hayat bulmasına tanıklık etmeyi düşünürseniz yolunuzu Denizli'den geçirin... Ve bu güzel insanlarla mutlaka tanışın. İşte Karma Cam Atölyesinden ve çalışmalarımızdan birkaç örnek...









Cumartesi, Ağustos 02, 2008

02.08.2008-Zaman gazetesindeki haberimiz

Gün içinde gelen telefonlardan anladık ki gazete okuyan iyi bir kesim varmış. Bizi bugün mutlu eden şey, emeğe verilen saygı oldu.Keşke her insan yitip giden değerlerimize bu kadar saygılı olsa ve üzerine düşen görevi yapsa, yapabilse...
Haberin detayı için;
http://cumaertesi.zaman.com.tr/?bl=8&hn=5771
http://cumaertesi.zaman.com.tr/images/2008/08/02/cumaertesi.pdf

Cuma, Temmuz 25, 2008

Kezban teyze, çöpler ve sorular...


Geçen senelerde ziyaretçilerimizin Eski Datçamıza nasıl hatıralar bıraktığını görünce uyarı yazdığım çöp kovasını koydum atölyemizin önüne. Kezban teyzemizide nöbetçi olarak oturttum. Kezban teyze bazen uyarılarda bulunacak bazen de bilgilendirme yapacak gelen ziyaretçilerimize...

Hadi yerlere atılmasını anladık, duvar araları da ne oluyor diye düşünmeyin. O milletimizin temizlik konusunda çağ atlamış halidir. Yani yere atmaya içi elvermiyor, önce sağına sonra soluna bakıyor gören kimse varmı diye. Sonrada sıkıştırıveriyor elindeki çöpü taş duvar aralarına, yere atmamanın rahatlığı içinde. "Aman" dedim, zaten tatile çıkmışlar sıkmayalım bu insanları bu kadar. "Birşey yapmalı! herkes sadece konuşurken"

Yazılı çöp kovasını koydum. Görüyorum ki sorun çözüldü, bazı eğitilemezlerin dışında. Ama aklımda halen birçok cavapsız soru var. Çöp kovası bulunmayan bir yerde, çöplerimizi yere yatma özgürlüğüne mi sahibiz? Bir şekilde muhafaza edip bekletemez miyiz? Çevredeki işletmelere sorup çöpün atılmasını rica edemez miyiz? Peki ya ; turistik bi beldeye çöp kovası neden konulmaz?

Pazartesi, Haziran 23, 2008

Büyük heyecanımız ilk saf ipek dokuma

Gelep günlerini bitirir bitirmez başladık dokuma çalışmalarına... Saç kalınlığında ipek iplerimiz, tek tek köcü ve taraklar arasında yerlerini aldılar. Hava sıcaklıklarınının Datça normalleri üzerinde sürmesinden dolayı, sabahın erken saatlerinde ve gece geç saatlerde çalışarak neredeyse on gündür süren bu çalışma dün tamamlandı.
Fotoğrafta taraktan geçirilen ipler görülüyor...


Dün; yıllardan sonra ilk saf ipek dokumaya başlayan Yaşar'ın heyecanını tarif etmem mümkün değil. Bugün çalışmaya devam ediyor.

Çarşamba, Haziran 11, 2008

Eski Datça'daki son gelep


Dün öğle saatlerinde Mehtap Ablaların cafelerinin bahçesinde gelep çekiminin tamamlanmasıyla, yarımadanın bu seneki gelep heyecanı bitmiş oldu. Mehtap ablanın geleplerini Kızlan Köyünden Hayriye Sucu çekti. Eski Datça'ya yolunuz düşerse eğer; köyün girişinde sol tarafta göreceğiniz Mehtap Cafede ipek anıları sizi bekliyor.

Gelep temizlemeye yardıma gelen usta eller....

Pazartesi, Haziran 09, 2008

Bu kamera görüntüsünde Hayriye teyzeyi izleyeceksiniz. Gelep yapıldığını duyunca, hali olmamasına rağmen dayanamayıp geldi dün. Oturduğu yerden el hareketlerini gösterip "ah ben az mı yaptım" diye söylenip durdu. Sonunda dayanamadı geçti kazanın başına. Geçen seneki gibi kısacıkda olsa hevesini aldı.


Günlerce süren gelep sarma işinde farklı yüzler oturdu çıkrığın başına...



Ama bu işin ustası Cengiz oldu.... Gereken tüm kontrolleri aksatmadan yaptı...


Bu fotoğraftada neşemize neşe katan Erol'u görüyorsunuz...

Cumartesi, Haziran 07, 2008

Yarımadada Gelep Günleri


Yıllar sonra keyifle ve gülerek hatılayacağımız günler,akşamlar ve geceler yaşıyoruz. Dün Antik bahçesinde başladığımız gelep bugünde devam ediyor. Bu senenin geçen seneden farkı otomatik gelep makinemizin oluşu... Fotoğraflarda da göreceğiz çile saran alet, tüm kol yorgunluklarını bir kenara atıyor. Ümmühan teyzemiz gene kazan başında ustalığını konuşturuyor. Ön tarafta kozakları temizleyen Durkadın teyze ve Fatma Ana... Hızırşahta geçen hafta başlayan gelepler bitmek üzere. Çarşamba günü Kızlandaki gelepler çekildi. Bu hafta içi Hızırşahta ve Eski Datçada koza çekimleri devam edecek. Geçen sene ipekböcekçiliğini yapan iki aile iken bu sene sayıyı artırıp, diğer köylere yaymanın onurunu ve mutluluğunu size anlatmam mümkün değil. Lafı fazla uzatamayacağım, sözü fotoğraflara bırakıyorum, iş beni bekliyor. Sloganımız "AZ LAF ÇOK İŞ"

Akşam saatlerinde yenilen keyifli bir yemek sırasında da gelep taze kanlarla devam etmekte...


Hızırşhataki muhteşem ikili... Sibel ve Pervin'in en mutlu günleri... Onlar geleplerini elde yaptılar...


Gelep temizlemede Hızırşahlı yaşlıları görüyorsunuz...

alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5209111230571692274" />
İşte; Sibel ve Pervin'in emekleri... Bizimkiler hala çekilipduru...


Hızırşahta bir başka gün çekilen Havva ablamızın gelebine yardımcı olanları görüyorsunuz.

Perşembe, Mayıs 22, 2008

Son haberler...


Fotoğraftanda tahmin edebileceğiniz gibi böceklerimiz koza örmeye başladılar.
14-15-16 Mayıs tarihleri arasında tokmak gav dediğimiz son deri değiştirme işlemini gerçekleştiren guşlarımız çılgınlar gibi yediklerinden boyları büyüdü ve yer sorunu yaşayıp, imkansızlıklar içinde yapmaya çalıştığımız için ise fazlasıyla yorgun ve yoğunuz... Bu sebeple sizleri uzun zamandır bilgilendiremedim.
İşte odanın son halinden görüntüler..


Arka plandaki görüntüde koza örme zamanı gelmeyenleri yani halen yiyenleri, ön tarafta ise koza örmeye başlayanları görüyorsunuz. Zamanları gelenler yemeyi bırakıp kafalarını havaya kaldırıp daireler çiziyorlar bizde o zaman anlıyoruz ki ; çalı koyma zamanı gelmiş.


Fotoğrafda bazı kozaları beyaz, bazılarını ise flu göreceksiziniz. Flu olan koza yeni örülmeye başlanmış, beyaz olanlar ise örülmeye başlanalı çok olmuş. Hatta daha yakından bakarsanız sarmakta olan böceği görebilirsiniz.

Çarşamba, Mayıs 07, 2008

Hızırşah Guşları



Bu sabah Hızırşahlılar köy kahvelerinde 9 Hollandalı ziyaretçi ile karşılaştılar. İki yıldan beri ilkbahar ve sonbahar dönemlerinde gelerek Eski Datça Doğa Pansiyonda keçe yapımı ile ilgili kurslar düzenleyen bu grup( sitemizi takip edenler bilirler geçen sene bende katılmıştım. ) ipekböcekçiliği ve dokuma ile ilgili girişimlerimizi yakından takip ediyorlar.Köyün eski okuluna Yaşar'ın kurmuş olduğu beledi dokuma tezgahını ve dokunan kumaş örneğini gören Hollandalı ziyaretçiler, yokolmak üzere olan bu geleneğin devam ettirilme çabasını saygıyla karşıladıklarını belirttiler.




Sonrasında ; Sibel ARICI ve Pervin Kaya'nın ortak olarak büyüttükleri ipekböceklerini ziyaret ettik. Seneler sonra tekrar guş tutulduğunu görmekten mutluluk duyan Suzan ve Muazzez teyzeler tecrübelerini aktarmanın yanısıra birçoğumuzun unuttuğu, çok güzel bir "imece" örneği sergiliyorlardı. " Dokuz seneden beri guş tutmak hayalini kurduğunu" söyleyen Sibel arkadaşımızın bu hayali gerçekleştirmekten aldığı keyif gözlerinden belli oluyordu. Kendisine bu hayalin neden kaynaklandığını sorduğumuzda aldığımız cevap gerçekten çok güzeldi. "Çeyizime düşen ipek kumaşlarla evimin perdeleri yapmam mümkün olmamıştı, şimdi bu hayalimi gerçekleştireceğim." Bir hayali gerçekleştimenin mutluluğunu ise anlatmamız mümkün değil.

Çarşamba, Nisan 30, 2008

Çocukların ipekböcekleri ziyareti

Dün, Mor Kanguru Çocuk Yuvasından ziyarete gelen 12 adet küçük vardı. 14. günlerinde boyları 2 cm'ye ulaşan ipekböceklerini gören çocuklar oldukça meraklı gözlerle böcekleri incelediler. Öğretmenleri Çiğdem Hanım'ı özverisi için tebrik ediyoruz.



Çarşamba, Nisan 23, 2008

ipekböceklerimiz 1 CM boyunda


"Şu 23 Nisanda çocuklarımıza eziyet çektirmek yerine, bugünün anlam ve önemini gerçekten anlatabiliyor olsak keşke" diyor ipekböceklerimizden haberlere geçiyorum.
Bu sene bizim için tohumları açtıran Ümmühan teyzemizden aldığımız 10 günlük böcekleri, evlerine yerleştirdik. Birinci deri değiştirme işlemlerini gerçekleştiren ipekböceklerinin boyu 1 cm'i bulurken bazıları deri değiştirme sürecine yeni girdiler.

Cumartesi, Nisan 19, 2008

Çağla yemeği, turşusu, reçeli

Çağla ile bugünlerde fazla haşırneşirdim. Çağla; bademin sertleşmeden önceki hali.(Açıklama gereği duyuyorum çünkü çoğu şehirli bunu bilmez) Duyduğum her tarifi denedim. Turşusunu, reçelini ve yemeğini yaptım. Yemeği fazla ekşi gelsede farlı bir yemek yemenin tadını sonuna kadar çıkardık. Turşusu daha açılmadı ama güzel olacağından eminim. Reçeli ise çok güzel oldu... Kimbilir belki Antik Cafe-Bar'da sizlerede ikram etme şansını yakalarım.
İşte fotoğrafları.


Salı, Nisan 15, 2008

DATÇA YARIMADASINDAKİ HEYECAN

Geçen hafta koyunlara konulan yumurtaların, dün ve bugün boyunca açılmasıyla, bu senede yeni bir serüvene başladık. Hızrşah, Kızlan ve Eski Datçada bu işe gönül verenler olarak hepimiz heyecanlıyız. Bu sene onları hayata getirmekte bende başarılıydım, hepsini açtırabildim. Yumurtadan çıkar çıkmaz, dut yapraklarını ince ince kıyarak vermeye başladık. Bu sene işimiz geçen senekinden çok daha fazla olacak...

Perşembe, Nisan 10, 2008

Guşlar geldi!

"Tohumcu geldi, tohumlarım vaaaaaaaaaaaar, guş tohumları geldi" diye bağıran amcanın sesini duyanlar hemen koşarlarmış sokağa. Karaköy'den bir avcı gelirmiş ve ipekböceği tohumu dağıtırmış herkese yüksük hesabı... Dikiş dikerken kullanılan bu alete doldurulan tohumları alıp, koynuna koyarmış herkes, dut yaprakları açılmaya başladığında. Bu gelenek biteli yıllar olmuş tabii.. Geçtiğimiz gün Hızırşah köyüne gittik bizde elimizdeki tohumları dağıtmaya. Önceden isimleri alınan gönüllülere bizde yüksük hesabı dağıttık tohumları. Bütün kadınların çok heyecanlı oldukları gözlendi, rüyalarında görenler bile olmuş. Aynı benim geçen sene heyecanlandığım gibi. Okuyanlar hatırlayacaklardır, rüyamda görüp, maniler bile yakmıştım. Bu sene gene koynuma koydum tohumları bakalım açılacalar mı? Bu sene Hızırşah dışında Kızlan ve Eski Datça Mahallesinde de yapılanlarla toplamda 11 aile, 10 kutu ipekböceği yetiştirilecek. Geleceğe dair hedefimiz, İpekböcekçiliğini geçmişte olduğu gibi tüm yarımadaya yayarak, ipek üretim adası haline getirmektir.


Cuma, Nisan 04, 2008



Yukarıda görmekte olduğunuz fotoğraf, Yaşar'ın Ocak ayında İzmir Tire'de, son ustadan almış olduğu bir aylık eğitim sonucu öğrenerek kurduğu tezgahtır. Bugüne kadar kullandıklarından yani bez ayak tezgahlardan çok farklı bir sisteme sahip olan bu tezgahı, Saim Bayrı ustamızdan öğrendi. Sitemizi, çalışmalarımızı takip edenler bilirler. Kasım ayı başında yapmış olduğumuz 3-4 günlük araştırma gezisi sırasında Tire'de beledi dokuma ile ve Saim Usta ile tanışmıştık. Bir aylık bir eğitimden sonra şimdi bu tezgah Datça'da ve kurulum işlemleri bitmek üzere....

Bazı işler vardır " görüldüğü kadar zor değil" denen. Bu iş aynen görüldüğü gibi...




Henüz hazırlıkları devam eden tezgahta sanıyoruz ilk dokuma örneklerini önümüzdeki haftalarda elimize alacağız. Aynı zamanda ipekböceklerimiz yolda. Bu sene üretimi on katı artırıp, Kızlan ve Hızırşah köylerini de ipekböcekçiliğine başlatmış bulunmaktayız.




Salı, Mart 04, 2008


Neredeyse bir buçuk ay oldu, sakin sessiz hayatımızdan ayrılıp, yıllık iznimizi kullandık, hareketin, gürültünün içinde ama özlemle. Hedeflediğimiz işler için önemli
atılımlarda bulunduk, aile ve arkadaşlarımızla özlem giderdik, keyifli günler yaşadık Datça dışında da. Şanlıurfa, Gaziantep, Şile, Burhaniye, Sivas, Bolu, Sinop, Tokat, Gelibolu, Antakya, Konya kısacası tüm Türkiyeyi, bunun yanısıra Tunus, Kıbrıs, Mısır, Suriye, Cezayir gibi dünyanın bazı yerlerine misafir olduk... Hem de hepsini 4 günde gezdik... Şubat ayında Uluslararası Turizm ve Seyahat Fuarında idik.

Tabiki Datça'da fuarda idi.



İşte Kıbrısdaki dostlar... Onları tanımaktan büyük keyif aldık.












İki sene öncesine kadar her sene anmaya gittiğimiz şehitlerimizi
bu sene Gelibolu'ya gidemesekde fuar sayesinde anma fırsatı bulduk.











Bolu standında İzzet Baysal Üniversitesi öğrencilerinin
yaptıkları çok hoşuma gitti.













Elbette diğer standlarda görülmeye değer yüzlerce emek vardı... Sözün devamını fotoğraf karelerine bırakacağım. Ancak bir noktayı sizlerede hatırlatmak istiyorum.
Biz; hiçbir zaman aklımızdan çıkmayan bir gerçeği bu fuarlar sayesinde tekrar hatırlıyoruz. Türkiye'nin her bir köşesi zengin kültür hazinesi, insanlığın yaşam noktası, gelenek ve görenekleriyle, eşsiz doğa güzellikleri ile, el emekleri ile büyük önem taşıyor. Elbette böylesine eşsiz bir yere herkes sahip olmak ister. Bunun için ; elimizdekinin değerini bilelim,biraz kendimize gelelim, ahlaki, kültürel, sanatsal tüm değerlerimize sahip çıkalım, bizi Avrupalılaşmak adına gelenek ve göreneklerimizden koparmaya çalışanlara, ahlaki değerlerimizi unutturmaya çalışanlara, el sanatlarımızı değersiz sayanlara karşı ayakta durabilecek kimliği olan insanlar olmaya çalışalım. Türkiye'ye sahip çıkalım. Bunlar sizlere neler anlatır bilemiyorum ama çevremde gördüğümüz omurgasızları düşününce daha yazacak ve yapacak çok şeyimiz olduğunu hatırlıyoruz.

Söz; fotoğraf karelerinde... Dikkatinizi, her bir karedeki emeğe çekmek isterim.