İpek böcekçiliği ve dokumacılığa başladığımızdan beri yaşadıklarımız bizi hep bir hayale sürükledi. İlk yıllarda hedefimiz; zaten Datça'nın eski bir geleneği olan bu işi yaymaktı. Biz istedik ki daha çok insan dokumacılık yapsın, ipek böceği yetiştirsin. Bu durumda yaşanabilecek olası sıkıntıya önlem olarak, yarım adamıza 5000 tane dut fidanı bile diktik. Niye, çünkü toplamak istediğimiz yapraklar birden para eder olmuştu. Böcek yetiştiriciliği, dokumacılık bir çatı altında toplansın ve yayılsın diye kurs yaptık, öğrenenler yapmadığı gibi, yapanları da bir şekilde vazgeçirdiler. İlginç değil mi? Ben ilginç buluyorum neden sürekli olarak en küçük topluluklar bile hızla geriye gitmek için çabalıyor. Niye birlikte büyük işler yapamıyoruz. Bizim açımızdan bu girişimlerimiz belki zaman kaybımıza neden oldu, fakat yaşadığımız olumsuzluklar bizde ters etki yaptı. Belki de biz böyleydik, biz hep ileriye hep ileriye gittik. 10 yıl önce bugünlerde bu tezgah nasıl çalışır, böcek nasıl yetiştirilir, düz dokuma nasıl yapılır diye öğrenmeye çalışıyorduk. Gerek dokumacılık gerekse ipek böcekçiliği konusunda deneye yanıla, düşe kalka yaptık öğrendik başardık. Küçük ama onurlu bir marka olmanın mutluluğu içindeyiz. Bugünlere gelmemizde elbette ki yardımcılarımız destekçilerimiz oldu.
İpek böcekçiliği, dokuma, tasarım ürünler, el yapımı gümüş takılar, Doğa ile iç içe Datça'da üreten hayatlar...
Cuma, Aralık 16, 2016
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder