Pazartesi, Haziran 04, 2007

Gelep Şenliği

Saat daha sekiz bile olmamıştı. Geldiğimizde Umman teyze odun taşımakla meşguldü, bir önceki gün kenarları çamurla sıvanan kazanın altına... Heyecandan erkenden kalkıp gelen misafirlerimiz Neşe'nin dükkanında beklemekteydiler... Bizde heyecanlıydık... Nasıl olacaktı? Bizde gelep yapabilecek miydik? Hemen çocuk parkına çıktık... Ateş yakıldı, kozalar leğene alındı, hemen yanda işlem sırasında kullanılacak olan soğuk su kazanı dolduruldu... Yavaş yavaş diğer teyzelerde gelip, ateşin başında beklemeye koyuldular...





Suya ilk kozalar atıldığında ipliği yakalamak ustalık istermiş... Hayriye teyze bir dal parçası ile uç veren ipleri yakalayıp açılışı yaptı.














Hayriye teyzeden sonra Umman teyze geçti kazanın başına... Taki sonuna dek. Onca işinin arasında bütün gününü bize ayırmıştı. Tam 6 saat hiç kalkmadı başından. Gelep işi çok yorucu olduğundan sık sık değişti yapanlar ama ben Umman teyzeyi oyuna getirmeye çalışıp arasıra şansımı zorladıysamda kızgın bakışlarıyla aldırdı gelebi elimden. "Sen en son yaparsın, şimdi olmaz" deyip. Sırf düzgün olsun herşey diye. Oysa benim gözüm ne ipeği ne düzgünlüğünü görüyordu. İçinde olmak anlatılmaz bir duygu.










İlk gelep işini Emine teyze üstlendi...
İçlerindeki en genci olarak...
Öyle kolay iş değil gelep, bunu baştan belirtmeli...
İyi bir pazı ister; yürek ister..







Çocuk parkını sanki 20 sene öncesine taşımıştık... Eskiden parkta yapıldığından değil (zaten parkta yokmuş) en uygun yer olarak çocukların oyun alanlarını işgal ettik. Üzerinde bulunduğumuz mekan, eskiden papazın eviymiş. Eskiden herkes guş tuttuğu için hergün birisine gidilirmiş gelep yapmaya. Çoğu zaman geceyarılarını bulurmuş bitmesi. Hava karardığında ise gaz lambası yakılırmış. Bizimki o kadar uzun sürmedi tabi bu sene için...




Gelep nedir diyenlere... Bu iş için yapılmış, iki ucunda ipi sarmak için kolları olan tahtaya gelep deniyor. Kazandan gelen ipeği çile yapmak işine de.



Yandaki karede gelebi Fatma teyze yapıyor. Seksen yaşının üzerinde ama maşallahı var. Emine teyze dışında, başka kimse onun gibi hızlı ve düzgün yapamadı desem yeridir. Gelep hızlı yapılmalı, çünkü yavaş olursa iplik aynı kalınlıkta olmazmış.






İş geleple bitmiyor. Gelepten çıkan ipek, tek tek ayrılıyor.
Aralarda yapışmış olan fazlalıklar ayrılıyor. İşlemi bitmiş olan ilk gelebi alan Fatma teyze bu seferde hünerini bu işi bize öğreterek gösteriyor. Temizlenen çile duru suda çitilenmek suretiyle yıkanarak, güneşli bir yere asılıyor.... Bu işlemide Durkadın teyze üstlendi ve O da başından sonuna dek bize desteğini esirgemedi...


Yıkandıktan sonra kargıya asılarak kurutulan ilk ipek mahsullerimiz...

1 yorum:

Hatice dedi ki...

Yasar ve Muberra sizi tanidigim icin cok mutluyum. İnanilmaz katilimci ve cok da guzel isler yapiyorsunuz. Gercekten emeginize, elinize ve yureginize saglik...