Salı, Şubat 27, 2007

Özledik mi demeli?

Gülen gözlerle karşılanıp, sevenlerle buluşmak, aile ile özlem gidermek...İş koşuşturmacaları bitipte turist gibi gezmek, Galata'dan seslenmek güzelim şehr-i İstanbula. Vapur sefasında martılarla gözgöze gelmek, Kız kulesi ile muhabbet... Herşey iyiydi, hoştuda... Sabahları kapımızın önünden geçen Fatma teyzemiz yoktu.
"Ekmek alıp gelende dedim. Olmayınca aklım kalıveripduru" diyen.
Bu zeytinleri ne yapacağız şimdi deyince koşuverdiğimiz Melahat teyzemiz yoktu,
"Gel ben sana öğreteyim" diyen.
Yoktu. "Yaptığım bebekler nasıl" diyen Neşe ...
Dolu dolu bir enerjiyle kapıdan içeri girip ;
"Çocuklar harikasınız yahu" deyip, asıl harika eylemlerini büyük bir çoşkuyla anlatan Nihat amcamız yoktu.

Yoktu... Sakinlik, sessizlik, kuş cıvıltıları, arı vızıltıları ve ÜRETİM...

Altın kafesteki bülbüller gibiydik... Tüketim şehri olan altın kafes içinde tüketerek tükendik. Yeniden doğmaya, üretmeye geldik... Bir kez daha anladık ki tüketmek değil, üretmek bizi mutlu kılan...

1 yorum:

Nihat Akkaraca dedi ki...

"Hoşgeldiniz Çocuklar!" Siz gerçekten harikasınız. Bunu, yokluğunuzda sizi nekadar çok özlediğimizden anladık. İstanbul Tatilinizi bir dahaki sefere bu kadar uzatmamanızı isteyeceğiz sizden.
hadi Gari, Şindi golay gele size... Nihat Amca