Cuma, Haziran 02, 2006

mini mini bir kuş konmuştu...


Hayattaki ilk deneyimiydi. Başarabileceğini sanmıştı ama yapacak gücü yoktu...
Şaşırdı ne yapacağını bilemeden uzun bir süre öylece kalakaldı... Hayır kıpırdayamayacaktı. Yapamayacaktı. Etrafında ona zarar vermek isteyenlerin farkında olan anne endişe içinde ordan oraya gidip geliyordu... Bağırıyordu bir yandan "yapabilirsin". Hava karardıkça çocuğu için daha çok korkuyordu. Ne yapabilirdi ki ancak çocuğu yapabilirdi. Yapmalıydı. Gitti. Artık işine karışmıyor, kararı ona bırakmıştı. Ve tabiat anaya. Bu sırada devreye insanoğlu girdi. Bu sefer zarar vermek değil, korumak içgüdüsüyle. Doğanın dengesine karışmanın ne derece doğru olduğunu sorgularken gene kendi istediğini yaptı. Herşeye olduğu gibi gene tabiat ananın işine karıştı. Ellerine yavru alagargayı aldığında ikisininde kalbi heyecandan pır pır atıyordu. Alagarga asıl şimdi korkmalıydı, doğaya en çok zararı verenlerin ellerindeydi. İnsanoğlunun korumasında bir gece geçiren alagarga ertesi sabah gene aynı ellerle doğaya, onu bekleyen annesine bırakıldı. Şaşkınlık içinde yavrusuna kavuşan anne ve yavru alagarga artık mekanımıza uğramadan, bizlere selam vermeden uçmuyorlar gökyüzünde...

Yazıyı okurken neler geçirdiniz aklınızdan???
Bu zamana kadar başardıklarınız ve başaramadıklarınız mı?
Çocuklarınıza ne kadar çok karıştığınızı mı?
Ebeveynlerinizden gördüğünüz destekler mi?
Çevrenizden uzanan yardım elleri mi?

Hiç yorum yok: