Çarşamba, Kasım 14, 2007

Son adımlar...

Uzun süredir sitemizle ilgilenemiyorum. Sanmayın ki haberler bitti. Sezonun bitmesiyle ipek dokuma çalışmalarımıza ağırlık vermemiz, aybaşında 3 günlük araştırma gezisi yapmamız ve gelirgelmez başlayıp, gece geç saatlere kadar süren çalışmalar nedeniyle oldukça yoğunuz.... Ve de yorgunuz. Tüm çalışmalar dün tamamlandı ve sonuç yorgunluğumuza değdi. İlk ipek dokuma ürünümüzü elimize almanın mutluluğu içindeyiz. Az sonra....


Önce yaptığımız geziyi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Gittiğimiz yerlerden biri Tire idi...
Eski istasyon binası Belediye tarafından
El Sanatları Atölyesine dönüştürülmüş
ve şu anda resim ve dokuma atölyesi
olarak kullanılmakta. Tire'de tek kalmış olan
Saim Bayrı'nın dokuma tezgahını,öğrencisi
Ethem arkadaşımız devam ettirmeye çalışıyor.






Eski tren garının bu şekilde değerlendirilerek
korunması güzeldi de tarihi hamamı yıkık dökük, bir çöp istasyonu halinde görmek acıttı içimizi... Soru işaretlerinin uçuşmaması kaçınılmaz tabiki... Sokaklar hemen her yerdeki gibi pis ise de, farklı renklere boyanmış yanyana cumbalı eski evleri çok güzeldi Tire'nin. Kendimi Karagöz ve Hacivatın sahnesinde gibi hissettim. Sanki pencereden bir kafa uzanıp "Bre Hacivatım bunlar kim böyle" diyecekmiş gibi geldi.



Gittiğimiz yerlerden biri Birgi idi. Bu kadar temiz,düzenli, doğal doku korunmuş, bir o kadar üreten,çalışan,yaşayan bir kasaba daha görmemiştik şimdiye kadar. Belediye Başkanları Muhittin Cumhur ŞENER'i tebrik ediyorum ve umuyoruz bu şekilde devam edebilirler. Aman dikkat! Dışarıdan yerleşime fazla kapılıp evlerinizi öyle herkese satmayın. Aman ha dikkat!
Yoksa neler olur biliyor mususuz? Evlerinizin altında olan ahırlarınızdaki ineklerinizi satmanız atmanız hatta kesmeniz gerekebilir, çünkü yeni yerleşenler tezek kokusundan rahatsız olacaklardır. Camilerinizden yükselen sese laf edip, susturmaya çalışırlar."Efendim, gelmesinler o zaman" demeyin. Onlar gelirler, bozarlar, sonra doğal köylere yerleşmek üzere giderler. Onlar ki okumuş aydınlarımızdır. Son derece temiz sokaklarınıza önce çöp dökerler, sonra temizleme kampanyaları düzenlerler... Oldukça güvenli sokaklarınızda artık kızlarınız rahatça dolaşamazlar, temiz yaşantınız kalmaz.. "Efendim, olmaz böyle şeyler" demeyin. Olan yerleri görmüşüzdür.

Mehmet arkadaşımız bize hem Birgi'yi hemde dokumayla ilgili önemli konuları özenle anlattı, sorularımıza katlandı. O'nunla tanışmaktan büyük keyif aldık.





Sonbaharın renklerini beynimize, havasını içimize çekerek dolaştığımız Birgide bir gece konakladık. Sabah erken saatte güzel bir tur yaptık. Döndükten sonra konakladığımız pansiyonda bizi güzel bir kahvaltı bekliyordu. Ellerine sağlık Nezaket Teyze. Eğer yolunuz Birgi'ye düşerse kalabileceğiniz tek adres, Çınaraltı pansiyon olmalı, gerçi şu an sadecebir pansiyon var. Oldukça temiz ve doğal bu pansiyonu kime sorsanız gösterirler...


















Birgideki Çakırağa Konağı görülmeye değer...



















Eveeeeeeet. Gelelim asıl konumuza. Biz bu geziden döner dönmez başladık tezgah çalışmalarına. Tüm gün ve gece geç saatlere kadar süren, köcü ve taraklardan iplerin geçirilme işlemleri ile değişik dokuma çalışmaları ve yaklaşık on gün sürdü.


On gün sonunda Yaşar ipeği dokumaya başladı ve sonuçlandırdı. Hemen ertesi günü soluğu Ümmühan teyzemizin yanında aldık. Çünkü, sadece dokumak yetmez, pişirme işinide düzgün yapmak gerekiyordu. Hemen yaktık kazanı, sabun ince ince kıyıldı, odun külü katılarak su



















kaynatıldı. Ve dokunan ipek kumaş atıldı içine. Yarım saat kadar kaynatıldıktan sonra kurumaya bıraktığımız ipek, ayların uğraşısı, azmin göstergesiyle rüzgarda sallanıyordu. Biz ise bugünleri görmenin heyecanı ve mutluluğu içinde idik.